
“Kaygı hep şuradadır ama yine de hiçbir yerde değildir. O kadar yakınımızdadır ki içimiz daralır ve nutkumuz tutulur. Kaygının nedeni bizatihi dünyanın kendisidir.”
“İçimizi daraltan şu veya bu değildir, hatta bütün mevcut olanların toplamı da değildir. Bilakis bizi esasen daraltan el altında olanların olanağıdır, yani dünyanın kendisidir. Kaygı yatıştığında hergünkülüğün sözü şunu der: “aslında hiçbir şey değildi.”. Bu söz, varoluşsal olarak onun ne olduğuna tam isabet eder.”
“Kaygının nedeni bizatihi dünya içinde var olmadır.”
Heidegger’in Varlık ve Zaman kitabından alıntıladığım yerlerden sonra belki şunları söyleyebilirim:
Bu kadar belirsiz hatta tekinsiz olabilecek şey olan kaygı bir taraftan da aslında bir canlılığın temsilidir. Bu kaygı sayesinde biz dünyaya fırlatılmışlığımıza anlam bulmaya çalışırız. Belki psikoterapilerde hem dünyayı hem de dünyayı tanımlayan kendimizi anlamaya çalışırız. Kaygıyı o çok yoğun olan, fazla gelen, uzayıp giden tarafından yavaş yavaş ayırdığımızda ne kadar da yaşamla ilgili olduğunu görürüz. Dünya içinde varlık olan Dasein, neyden kaçıyorsa tam da onun peşine düşer. Bilinçli veya bilinçdışı …
Müjgan Pekçetin
Klinik Psikolog
Comments